Farklı tasarımlar ile evinizde kendinizi yansıtın...
Hello Darkness, My Old Friend…

Hello Darkness, My Old Friend…

Sessizliğin sesi olmak hiç de kolay değil. Tek başınıza karanlığa ve sessizliğe karşı mücadele edemezsiniz. Çünkü o koca bir boşluktur. Ancak sessizliğin sesini belki de ilk seslendirenlerden biri oldu Simon&Garfunkel… Özellikle de “The Sound of Silence” şarkısıyla... Şarkının girişinde bile bizi bir karanlığı çekti; “Merhaba karanlık, eski arkadaşım. Buraya tekrardan seninle konuşma için geldim” diyerek. Aslında karanlığın da bir tepki olduğunu ve mutlaka bir sesinin olması gerektiğinin altını çizerek kulaklarımıza fısıldadı.

 

İç dünyamıza dönüp baktığımızda “meğerse ne kadar da çok şey biriktirmişsin içinde arkadaş” diye serzenişte bulunuruz. Hesaba çekeriz kendimizi; hiç bitmeyen davaların bitmeyen duruşmaları gibi.

 

İçimize atıp da konuşamadıklarımız, yapmak isteyip de yapamadıklarımız bizi hep takip eder. Bazen bu sessizlik aslında yalnız kalmaktan korktuğumuzdan kaynaklanır. Mevcut düzene ayak uydurmak zorunda kaldığımızdan bunu yaparız. Haklıyızdır fakat çoğu zaman haksız konuma düşeriz. Oysa farklı olmak da bir ifade biçimidir. Düşünsenize; hepimizin aynı fikir, aynı tavır, aynı sözlerle kendimizi ifade ettiğimizi… Ne kadar da can sıkıcı, ne kadar da tekdüze ve ne kadar basit… Oysa bizi biz yapan, toplumda bireyi ön plana çıkaran farklı olmamızdır.

 

İnsanın doğasında hep bir başkaldırı vardır. Sisteme karşı, kendine dayatılanlara karşı bir savaşım yapar durmaksızın. “Kral çıplak!” diye haykırmak kimsenin aklına gelmez çoğu zaman. Oysa kral çırılçıplak tam da karşımızda durmaktadır. Farklı olanı ötekileştirmek sizi ondan farklı yapmaz. Farklı olmak için bütün olaylara farklı bakış açılarıyla bakmak gerekir.

 

Anarşizm bir kargaşacılık, düzeni yıkma gibi algılansa da arada anarşist olmak lazım. Kendini değiştirmek için anarşist olamıyorsan, o zaman avaz avaz bağırmak niye? Özeleştiri yaparken kendimize karşı anarşik tavırlara giremiyorsak, o zaman karşımızdaki kişiyi yargılama ve ötekileştirme hakkına da sahip değilizdir.

 

Farklı olun. Fark oluşturun. Farkı fark etmek için farklı olanı farklı bir şekilde görmeyin. Olduğu gibi kabul edin. Bakın görün, o zaman her şey daha farklı olacak.

 

Hadi gelin, sessizliğin sesine kulak verelim şimdi; “Sound of Silence” ile…

 

“Ve çıplak ışık içinde gördüm

On bin insanı, belki de daha fazlasını

Söylemeden konuşan insanları

Dinlemeden duyan insanları

İnsan seslerinin asla paylaşmayacağı şarkıları yazan insanları

Ve kimse cesaret etmedi

Sessizliğin sesini bozmaya

 

Aptallar dedim bilmiyorsunuz

Sessizlik bir kanser gibi yayılır

Duyun öğretebileceğim sözlerimi, duyun

Size ulaşabileceğim kollarımdan tutun

Ama sözlerim sessiz yağmur damlaları gibi düştü

Ve yankılandı sessizliğin kuyularında

Altgeçit duvarlarında

Fısıldanır sessizliğin sesinde…”