Horst in the Worst…
Depremler… Yıkıcılığıyla insanoğlunun var olduğu günden bugüne etkisini hissettiren bir doğal afet. Depremlerin oluşumu genel manada yer hareketlerinden kaynaklı olmaktadır. Buna karşın insanoğlunun tabiata vermiş olduğu ciddi zararlar neticesiyle kaçınılmaz bir olgu olarak karşımızda durmaktadır.
Toprak anaya ne kadar iyi bakarsak, o da bize o kadar güzellikler sunacaktır. Ancak hiçbir zaman kıymet bilmeyerek doğayı tahrip etmeye devam ediyoruz. Genç ve diri ağaçları kesiyor, olur olmadık yerlerde ateşler yakıyor, çöpe atılması gereken artıkları çevremize saçıyoruz. Sonuç olarak tabiatın doğal dengesini bozuyor ve sık sık o yer hareketlerinin yıkıcı sarsıntılarına maruz kalıyoruz.
Depremlerin oluşundan sonra ortaya çıkan bazı yeryüzü çıkıntıları ve çöküntüleri meydana gelir. Örneğin “Horst” bunlardan biridir. Coğrafya derslerimizi hatırlayalım, aklımıza gelecektir. “Horst” ve “Graben” kavramlarını mutlaka duymuşuzdur. Horst; yerkabuğunun kırılarak yer değiştirmesi sonucu yüksekte kalan kısmına verilen isimdir. Mesela; Ege Bölgesinde Bozdağ ve Aydın dağları, kırılma neticesinde yüksekte kalan birer horsttur. Graben ise bunun tam tersidir. Toprağın ansızın çökmesi sonucu oluşan çukur, hendektir.
Yer hareketlerinin hız kazanması ve yoğun depremlerin meydana gelişiyle yer küredeki ana parçalar birbirini sıkıştırır ve iter. Fayların hareket etmesi ve kırılması neticesinde de depremler meydana gelir. Horst ve graben yapıların oluşumu hâlâ devam ediyor. Ancak bizlerin şu an için bunları fark edebilmemiz mümkün değil.Yani bir insanın ömrü bu değişimleri fark edebilecek kadar uzun değil maalesef. Fakat tek bir şartla bu fark edilebilir. Bunu arzu etmeyiz ama ancak büyük depremler olursa “Horst” ve “Graben” oluşumları gözlemlenebilir düzeye gelebilir.
Genel olarak depremlerden o kadar da korkmamak gerekiyor. Biliyoruz, söylemesi kolay ancaktabiat kendini yeniliyor, dönüşümünü gerçekleştiriyor.
Onun için diyoruz ki; “iyi ki depremler oluyor. Çünkü şehirler büyüyor ve gelişiyorsa, geleceğe dair tedbirler alınıyorsa bunu depremlere borçludur diyebiliriz. Bugün doğa harikası vadilerin, kanyonların ve dağ tepelerin oluşumu depremlerin sonucundadır. Mesela deprem olmasa tarım alanları da oluşmazdı. Kısacası deprem kendi işini yapıyor. Depremden kaçmak bir çare değil. Ancak yazımızın girişinde de belirttik, burada da altını çizerek vurgulayalım. İnsanoğlu tarım alanlarına ve tabiatın dokunulmaması gereken yerlerine yapılaşma yaparsa, keyfi için çevresine zarar verirse doğa da öcünü mutlaka alacaktır. Çünkü hiçbir şey karşılıksız değildir.
Unutmayın; doğaya nasıl davranırsanız doğa da size o şekilde karşılık verecektir.