Kedilerin Perisi BAST…
Kedi dostlarımızın tarih boyunca aldıkları yol, üstlendikleri anlam yüklü hikâyeleri yazmakla bitecek gibi değildir. Kimileri kedileri çok sever, kimileriyse hiç sevmez. Bu noktada orta yolun olduğunu düşünmüyoruz. Bu durum kişiden bağımsız, kedilerin kendi aurasından kaynaklanmaktadır. Bir kediyi zihninizde nasıl konumlandırıyorsanız, kedi de size o yönde enerji gönderir. Size yanaşıp sürtünmesini düşünüyorsanız, öyle olur. Sizi tırmalayacağını veya saldıracağını hissediyorsanız, bu da öyle olur. Birçok kültürde, iyinin ya da kötünün yol arkadaşı olarak karşımıza çıkarlar.Ancak… Bağımsızlığından da asla ama asla ödün vermeyen tek canlıdır da diyebiliriz. Onları anlamak, onların isteklerine göre hareket etmekten geçer. İşte kedilerle ilişki kurabilmek bu kadar basittir. Ama herkesin de harcı değildir.
Bütün bunları aktarmamızın tek sebebi Antik Mısır kültüründeki ‘Bast’tır. Bazı kaynaklarda ‘Bastet’ olarak ifade edilir ki, bu ifade; dişiliğine bir kat daha dişilik katar. O, kedilerin perisidir.
Bast, Antik Mısır ile anılan güçlü bir tanrıçaydı. Ra’nın Gözü ve doğan ilk kızıydı. Babasından ayrılıp bir aslan formunda çöllerde gezinmeye başlamıştır. Bu formu ona ciddi bir güç katmıştır.Bu güçlü formundan kopuşu sonrasıysa daha yumuşak ve evcimen bir imaja bürünmüştür. Sert ve saldırgan yanını ise Sekhmet’e bırakmıştır.
Bast, Antik Mısır’da doğurganlığı, müziği ve dansı temsil etmektedir. Ayrıca hastalığa karşı korunma, kedilerin koruyucusu ve kadınların sırlarını saklayan tanrıça olarak da karşımıza çıkmaktadır.Tasvirlerine baktığımızda gözlerinin Horus’un gözünden alındığını görebilmek mümkündür. En bilinen görünümü, bir elinde bir çıngırak benzeri alet olan sistrum ve diğer elinde kalkan aegisi tutan Bast, kedi formuna sahiptir.
Antik Mısır uygarlığında kedilerin sosyal yapı içindeki önemi, müzelerde sergilenen birçok kedi mumyasına bakılarak da görülebilir. Kediler, toplumun diğer başat unsurları gibi mumyalanırdı. Bu, kedilere verilen değeri bir kez daha ortaya koymaktadır.
Öyle ki bu değer, Yunan tarihçi Heredot tarafından şöyle aktarılır:“Ne zaman bir ev kedisi ölse, Antik Mısır ev ahalisi yas tutardı. Sahipleri kaşlarını kazıtırdı. Bu acıya ortak olurdu…Kaşlar geri uzadığında, kedinin yasını tutma süresi sona ererdi...”
Bu arada, mumyalanmış kediler genellikle Babastis şehrinde Bastet’e hediye edilirdi. Bununla birlikte kedi sahibiyle birlikte gömülür, kedinin öbür dünyada da sahibini korumaya devam ettiğine inanılırdı.
Bast’tan bu kadar bahsetmişken “Ra’nın kutsal kedilerle olan bu bağı neydi?” diye aklınıza soru gelebilir.
Bir söylenceye göre;kaosu simgeleyen bir yılan vardır. Adı, Apep’tir. Ra, dev bir kedi formunda, Apep ile destansı bir savaşta karşı karşıya gelmiştir. Kediler henüz o dönem azılı yırtıcılar oldukları için bu zekice bir düşünceydi. Ra, bu epik savaşta, kızı Bast’ın yardımıyla yılanın başını kesmiş ve kaosu yenilgiye uğratmıştır. Yılanın başını pençeleriyle ayaklarının altına aldığı çeşitli Antik Mısır resimlerinde de mevcuttur.
Kedilerin o zamanlar için bir diğer önemi de, Antik Mısır’da Nil vadisinin bir tarım arazisi olmasından kaynaklanmaktadır. Nil vadisinde yaşayan insanlar, ürünlerini sakladıkları depoları farelerin bastığını ve kedilerin fareleri avladığını fark etmelerinden sonra onlara ayrı bir özen göstermeye başlamışlardır. Bunun üzerine Antik Mısır’da kedilerin korunması için üstün yaratıklar ilan edilmesine karar verilmiştir. İşte kedilerin Antik Mısır’da el üstünde tutulmaya başlanmasının bu olay sonrası gerçekleştiği düşünülmektedir.
Son olarak, bir efsaneye göre kediler; sonsuzluğun işareti olarak kabul görmüşlerdir. Bunun en önemli göstergesiyse, uyuduklarında kuyruklarının başına dokunmasından ileri gelmektedir.
Kedilerin perisi Bast ile sonsuzluğa uzanan bir yolculuğa var mısınız?
Hadi o zaman. Çıkalım yola…