Renesme: Dia de los Muertos…
Her şeyin veya her bir şeyin bir günü var. Ölülerin günü neden olmasın? Evet, biraz ürkütücü gelebilir ama hiç de korkulacak bir şey değil. Yani ölüler çıkıp gelmiyorlar bu günü kutlamak için. Kafanızı daha fazla bulandırmadan, gelin bu yazımızda ölüler gününün keyfini sürelim…
“Dia de Muertos” veya “Dia de los Muertos” İspanyolca bir tanımdır. Türkçe ise “Ölüler Günü” anlamına gelmektedir. Amacı ölüleri anmak olan bu festival, 31 Ekim-2 Kasım tarihleri arasında kutlanır.Ve bu festivalin en renkli görüntüleri de Meksika’da gerçekleşir. 19. yüzyılın sonunda doğan Meksikalı sanatçı Jose Guadalupe Posada’nın çizimlerinden yola çıkılarak başta Meksika olmak üzere çeşitli Latin kökenli ülkelerde düzenlenen “Ölüler Günü” festivali, aslında çok eskilere dayanmaktadır. Başlangıcının 14. Yüzyıl civarında Meksika’da yaşayan köklü bir kültüre sahip olan Azteklere dayalı olduğuna inanılır.
Bu festivalin adının “Ölüler Günü” olduğuna aldanmayın. Festivalin olduğu gün her yer bir renk cümbüşüne dönüyor. Sokaklar caddeler hareketli, farklı noktalardan gelen müzik sesleri her yeri coşkuya boğuyor. Yüzlerini boyayan insanlar mı dersiniz, renkli kıyafetler giyenler mi, hepsi ama hepsi neşe içinde rengârenk kıyafetleriyle yürüyorlar. Sokak dansçıları, yerel yemekler, kendini müziğin akışına kaptırmış eğlenen insanlar, ölüler gününü festivale dönüştürüyorlar.
Ölüler Günü, Cadılar Bayramı ile karıştırılmamalıdır. Orada ruhlardan korkulur. Ama burada durum çok farklı… Yukarıda da değindiğimiz üzere geleneğin kaynağı Aztek mitolojisinden gelmektedir.Mitolojiye göre, “Mictlantecuhtli” (Mitslantatukil) ölülerin kemikleri ve ruhlarına nöbetçilik yapan bir tanrıçadır. Bu söylencede insanlar tanrıçayı sembolize eden heykeli ziyaret edip yakınlarına baktığı için teşekkür ediyor ve ona güller bırakıyorlar. Akşamsa mumlar yakılıp bütün aile üyeleri mezarlıkta bir araya geliyorlar. Söylenbilime göre, 31 Ekim’de çocukların, 1 Kasım’da ise yetişkin ölülerin yeryüzüne indiğine inanılıyor. Ruhların yolunu bulabilmesi için (Flor de muertos)ölüm çiçeği denen çiçekler hazırlanıyor ve ölülerin sevdikleri yemekler yapılıyor.Gecenin geç vakitlerine değin sokak yemekleri yeniliyor ve eğlence durmaksızın devam ediyor. Bu arada, hatırlatalım; eğlence ve müzik için her mahallenin kendine ait bir müzik grubu var. Bandolar eşliğinde özel kostümleri içinde sokaklardan geçit töreni yapıyorlar.
Bu arada, girişte de belirttiğimiz üzere Meksikalı sanatçı Jose Guadalupe Posada’nın çizimlerinden “Calavera de la Catrina” zamanla Meksika haklının bir sembolü haline gelmiş ve“Ölüler Günü Festivali” ile özdeşleşmiş. Dolayısıyla süreç içerisinde insanların yüzlerini rengârenk boyayarak kutladıkları bir festival haline dönüşmüş.Ayrıca “Ölüler Günü” festivali Meksika’da resmi tatildir. Öte yandan bu gelenek neredeyse bütün Latin Amerika ülkelerinde mezarlıkların içinde Holy Mary heykeli oluşunun ve mezara çiçek bırakma alışkanlığının da bir çıkış noktası olmuştur.
Son olarak; UNESCO, 2008 yılında “Ölüler Günü”nü‘Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne almış ve festival bu listeye alınmasından sonra dünyada daha da bir ilgi görmeye başlamıştır.